Kirmanşah Hikayesi
Kirmanşah hikayesinin özeti:
Tiflis hükümdarı Hurşut Şah'ın çocuğu olmaz. Yakınlarından bazıları bir sünnet merasimi için izin istemeye geldiklerinde Hurşut Şah çocuğu olmadığı için üzülür. Üzüntüsünü gidermek için veziri ile beraber bir su kenarına gider. Burada onların yanına bir derviş gelir. Derviş, çocuğunun olabilmesiyle ilgili padişaha birtakım tavsiyelerde bulunur. Eğer bu tavsiyelere uyarsa çocuklarının olacağını söyler, sonra da kaybolur. Padişah, dervişin bütün tavsiyelerine uyar ve zamanı gelince bir oğlu olur.
Bu, güçlü kuvvetli bir çocuktur. Dört yaşına gelen çocuğun kuvvetinden bütün Tiflis halkı korkar. Bu arada çocuğa henüz bir isim verilmemiştir. Çocuğun daha fazla "Atsız" olarak çağrılmasına razı olmayan vezirler, Hurşut Şah'ı sıkıştırırlar. Hurşut Şah çocuğa bir isim vermek üzere meclisi toplar. Toplantı halindeyken Derviş gelir ve çocuğa "Kirmanşah" adını verir. Kirmanşah yedi yaşına geldiğinde okula gönderilir. On dört yaşına girdiğinde artık hocalarının öğreteceği hiçbir şey kalmamıştır.
Kirmanşah bir gün Yemen Sultanı'nın kızının güzelliğini, pehlivanlığını ve gücünü işitir. Sultan'ın kızı ile güreş tutan Kirmanşah onu yendikten sonra ikisi birlikte Tiflis'e gelirler. Rüyasında kendisine daha önce yardım eden piri gören Kirmanşah'a üç bade verilir. Bunlardan birincisi Allah; ikincisi üçler, yediler, kırklar; üçüncüsü Herat Hükümdarı Selim Şah'ın kızı Mahperi Han aşkınadır. Aynı bade Mahperi'ye de verilir. Bunun üzerine her ikisi de birbirlerinin aşkıyla yanıp tutuşurlar. Durumu anlayan Hurşut Şah, istememesine rağmen oğluna sonunda izin verir, oğlu da böylece gurbete çıkar.
Kirmanşah günün birinde olağanüstü vasıfları olan hayvanların bulunduğu bir yere gelir. Bunlardan birincisi ejderhadır. Ancak pirin verdiği kuvvetle Kirmanşah ejderhayı öldürür. Yoluna devam ederken yolun sağında ve solunda aslan ve kaplanla karşılaşır. Yine pirin verdiği güçle onları da öldüren Kirmanşah üç aylık bir yoldan sonra Koca Arap'la karşılaşır. Koca Arap'ı o zamana kadar kimse yenememiştir. On dört bin atlısı olan Koca Arap pek çok ülkeden haraç almaktadır. Koca Arap falcıları çağırtır ve kendisini yenebilecek birinin olup olmadığını sorar. Falcı da o yiğidin yakın zamanda yanına geleceğini söyler. Bunun üzerine Koca Arap yollara gözcüler koyar.
Yemen Şahı'nın kızı ile birlikte yoluna devam eden Kirmanşah, günün birinde Koca Arap'ın memleketine varır. Burada Koca Arap'ın kahramanlarından Mecal Vermez ile karşılaşıp onu yener. Bu durumu haber alan Koca Arap neye uğradığını şaşırır ve on dört bin atlısını hazırlayıp kapıları da kapattırarak kale burcunda Kirmanşah'ı ve Yemen Sultanı'nın kızını beklemeye başlar. Kale önüne gelen Kirmanşah, Koca Arap'la söz düellosuna başlar. Söz kavgasını kaybeden Koca Arap, kale kapılarını açtırır. İçeri giren Kirmanşah ile Koca Arap güreş tutarlar ve güreşi Kirmanşah kazanır. Bunun üzerine anlaşma yapılır. Bundan sonra Koca Arap hiçbir ülkeden haraç almayacak, hiçbir garibanın önüne geçmeyecektir. Ancak bütün bunlara karşılık Kirmanşah da Koca Arap'ın oğlu olacaktır. Hüseyin Araslı
Kirmanşah Koca Arap'a üç gün üç gece misafir olur ve sonra başından geçenleri anlatır. Koca Arap, Herat hükümdarına mektup yazacağını, Mecal Vermez'in de kızı getireceğini söyler ama Kirmanşah bunu kabul etmez. Bunun üzerine Koca Arap kendi atı olan Karakaytaz'ı Kirmanşah'a verir ve onu Herat'a yolcu eder.
Bu sırada Herat hükümdarının kızı Mahperi, sevgilisi Kirmanşah'ın yolunu gözlemektedir. Ancak beklenmedik bir anda Kaf Dağı'ndan yola çıkan Ağ Dev, Mahperi'yi kaçırır. Bu olay, Selim Şah'ı ve bütün Herat halkını yasa boğar.
Kirmanşah kırk gün sonra Herat'a gelir. Han kızı Yıldız ile yanındaki iki cariye çeşme başında su doldururken Kirmanşah ve yanında bulunan Yemen Sultanı'nın kızı yanlarına yaklaşır. Kızlar, gelenin Mahperi Han'ın sevgilisi olduğunu anlayınca Selim Şah'a haber verirler. Kirmanşah hemen huzura alınır. Selim Şah, olanları bir bir Kirmanşah'a anlatır. Bunun üzerine Kirmanşah Herat hükümdarı Adil Han'dan izin alır, Yemen Sultanı'nın kızı ve yanındaki diğer arkadaşlarıyla birlikte Kaf Dağı'na doğru yola çıkar. Üç dört gün yol gittikten sonra bir tepeye gelirler. Burada onları bir pîr karşılar. Pirin talimatıyla Yemen Sultanı'nın kızı ve diğer atlılar Herat'a dönerler.
Tepenin arkası, insanın ayak basmadığı bir yerdir. Üç gün üç gece yol giden Kirmanşah, Davudoğlu Süleyman'ın bahçesine ulaşır. Bahçede bir levha vardır ve levhada şunlar yazmaktadır:
"Oğlum Kirman, senden evvel Kaf Dağı'na dört kişi gelmiştir. Bunlar; Kahraman-ı Katil, Zaloğlu Rüstem, Hamza-i Sahip Gıran ve Hz. Ali'dir. Dikili beş taş vardır. Herkes hissesini atmıştır, sen de at! Kaf Dağı adetlerinde hamle düşmanındır, senin değildir. Elindeki kılıç devi kesmez, devin başucundaki kılıcı al, ancak onunla Ağ dev'i öldürebilirsin.Çünkü o kılıcın üzerinde 'ism-i azam' duası yazılıdır. Gördüğün acaip ve garaiplerden korkma."
Kirmanşah yazıyı okur ve yoluna devam eder.Tepe üzerine geldiğinde tekrar pirle karşılaşır ve onun sözlerini dikkatle dinler. Sonra yoluna devam eder ve "billur-i ezeme" denilen yere gelir. Buranın yarısının ateş, yarısının da kar olduğunu görür. Soğuk ve sıcak diyarları Allah'ın yardımıyla geçen Kirmanşah, sonunda devin kalesine ulaşır. Ancak kaleye açılan hiçbir kapı yoktur.Bu sırada kalede esir olan Mahperi rüyasında Hızır'ı görür. Hızır (a.s.), sevgilisinin geldiğini Mahperi'ye haber verir ve kaybolur. Mahperi bir kement yapar ve kaleden aşağıya sarkıtır. Kirmanşah böylece kaleden içeriye girer ve iki sevgili birbirine kavuşur. Kirmanşah sevgilisinden devin olduğu yeri öğrenir. Daha sonra başucundaki kılıcı alıp Ağ Dev'i öldürür.
Kirmanşah'ın kalede esir bulunan macasının oğulları da Mahperi'ye aşıktırlar ve kurtulmalarına pek sevinmezler. Sarkıtılan kementle kaleden önce kız, sonra da amcaoğulları çıkarlar. Sıra Kirmanşah'a geldiğinde amcaoğulları kemendi keserek onun yaralanmasına sebep olurlar. Amcaoğulları Şiraz'a doğru yola çıkarlar ancak Mahperi saklanıp onlarla gitmez. Amcaoğulları babalarının tahtına çıkarlar, Kirmanşah'ı devin yediğini, devi de kendilerinin öldürdüklerini söylerler. Hurşut Şah da bunu duyar ve her iki ülke yasa bürünür.
Kirmanşah yaralı bir şekilde sevgilisiyle Karakaytaz'ın üstünde günlerce yol gider. Bir süre sonra annesi Zöhre Banu'nun çimenliğine ulaşıp burada istirahat ederler. Zöhre Banu rüyasında oğlunun sağ salim geldiğini görür ve ertesi gün onu aramaya çıkarlar. Mahperi süt aramaya gittiği bir sırada bahçede Kirmanşah'ı bulurlar. Mahperi geri döndüğünde sevgilisini bulamaz. Daha fazla acıya dayanamayıp kendisini ırmağa atar. Ancak kemeri bir ağaca takılır. Ağacın dibinde de bir hazine vardır. Kemerinden kurtulan kız suda sürüklenerek bir değirmen bendine kadar gelir. Değirmenci kızı bulur ve evlat edinir. Ayrıca hazineyi de görür ve ona sahip olur.
Bu arada sahipsiz kalan Karakaytaz, Koca Arap'ın kalesine gelir. Koca Arap atını tek başına görünce Kirmanşah'ın başının dertte olduğunu anlayıp Herat'a doğru yola çıkar. Herat'a vardığında Adil Han ona Kirmanşah'ın Kaf Dağı'ndan geriye dönmediğini söyler. Bunun üzerine Koca Arap, Yemen Sultanı'nın kızını da alarak ordusuyla birlikte Şiraz'a doğru yola çıkar. Şiraz'da Kirmanşah'ın amcası ve oğullarıyla karşılaşır. Yalan söylediklerini anlar ve onları öldürür.
Bu sırada Mahperi Sultan sevgilisi Kirmanşah adına büyük bir hayrat yaptırmıştır. Orada herkes bedava yiyip içmektedir. Yarası iyileşen Kirmanşah, Koca Arap ile birlikte Mahperi'yi ararken hayratın önüne gelirler ve kapıda Kirmanşah'ın adını görürler. Burada hasret sona erer ve iki sevgili birbirlerine kavuşur. Tiflis'te büyük bir düğün yapılır ve muradlarına ererler.
bu kirmanşah hikayesini nasıl resimlerime kaydedebilirim...
YanıtlaSilvay be özet bu kadarsa orjinal metin ne kadardır? kim bilir?
YanıtlaSil