Kazan Bey Oğlu Uruz Beyin Esir Olduğu Destanı

Bir gün Kazan Bey otağlarını kurdurmuş, Oğuz beylerine ziyafet veriyordu. Sağ tarafında kardeşi Kara Göne, sol tarafında dayısı Aruz oturmakta idi. Oğlu Uruz ise karşısında duruyordu. Kazan bey sağına bakıp gülümsedi, soluna bakıp gülümsedi. Karşısında duran oğlu Uruz'a bakınca ise üzüldü, ağladı. Uruz bu duruma içerledi. Niçin böyle davrandığını babasına sordu. Kazan Bey "Oğul, on altı yaşına geldin. Yay çekmedin, ok atmadın. Baş kesmedin, kan dökmedin.

Ben ölünce tacımı tahtımı sana vermezler diye düşünür, bu yüzden üzülürüm." dedi. Uruz "Bey babam! Oğul hüneri babadan öğrenir. Sen bana kılıç çalmayı, baş kesmeyi öğrettin mi de ben bunları yapmadım?" diye cevap verdi.
     Bunun üzerine Kazan Bey, oğlunu ve yiğitlerini yanına alıp Gökçe dağa ava çıktı. Av avladılar, kuş kuşladılar, yabani geyik yıktılar. Sonra düzlük bir yerde konakladılar. Burada birkaç gün kaldılar ve yiyip içtiler. Ak Saka kalesinin casusları bunları görüp kafire haber uçurdular. On altı bin kara elbiseli kafir atlanıp Kazan üzerine yürüdü. Azgın dinli, kızgın dilli kafirler Kazan Bey'e yetiştiler. Kazan Bey kafirleri görünce yağız al atına bindi. Oğlu Uruz da babasıyla birlikte kafire karşı koymak, onlarla savaşmak istedi. Kazan Bey "Oğul! Şimdiye kadar hiç savaşmadın. Kafirin acıması yoktur. Baş keser, insan etinden yahni yapar. Sen yiğitlerini yanına al, karşı dağa çık. Oradan benim nasıl savaştığımı, dövüştüğümü gör, öğren." diye tembihledi. Uruz babasını kırmadı. Kırk yiğidiyle dağa çıktı. O zamanda oğullar baba sözünü iki etmezlerdi. Kazan Bey atından indi, arı sudan abdest aldı, iki rekat namaz kıldı. Sonra yiğitleriyle kafire at sürdü, kılıç vurdu, baş kesti, kan döktü. Babasını seyreden ve onun aslanlar gibi savaşmasından aşka gelen Uruz, yiğitlerini de yanına alıp meydana indi. Babasından habersiz savaşmaya başladı. Kafirin sağından tepti, onları bir güzel dağıttı. Bu sırada Uruz'a peş peşe ok atmaya başladılar. Atını oklayıp düşürdüler. Bunun üzerine kafirler hemen Uruz'un üzerine çullanıp elini kolunu bağladılar. Kırk yiğidini şehit ettiler. Uruz'u, ak etinden kan çıkıncaya kadar dövdüler. Baba diye ağlattılar, ana diye bağırttılar. Hüseyin Araslı
     Oğlunun esir düştüğünden haberi olmayan Kazan Bey, düşmanı yendikten sonra oğlunun bulunduğu tepeye çıktı. Orada Uruz'u göremedi. Yanındaki beyler "Senin oğlan savaştan korkmuş olacak ki anasının yanına kaçmış!" dediler.Kazan Bey çok sinirlendi. Atını hızlı bir şekilde evine doğru sürdü. Maksadı Uruz'u bir güzel paralamaktı. Eve vardığında onu hanımı Burla Hatun karşıladı. Yanında oğlunu göremeyince "Oğlum nerede, yavrum nerede, kayalardan mı uçurdun, kafire esir mi tutturdun, elini kolunu mu bağlattın, ana baba diye mi bağırttın, neyledin söyle bana!" diye feryad etti. Bunları işiten Kazan Bey'in aklı başından gitti. Gözleri kanlı yaşla doldu. Uruz'un avda kaldığını düşünerek hanımından yedi gün süre istedi ve oğlunu aramaya çıktı. Düşmanla savaştığı yere geldiğinde oğlunun kırk yiğidinin şehit edilmiş, Uruz'un atının ise oklanmış yerde yattığını gördü. Cesetler arasında oğlunu bulamayınca esir edildiğini anladı. Kafirin izini sürüp onları Kanlı Kar Derbent'te konaklamış buldu. Kafirler burada Uruz'un elini kolunu bağlamışlar, onu kapı eşiğine koymuşlar, girip çıktıkça üzerine basıyorlardı. Kafirler Kazan Bey'in geldiğini görünce telaşlandılar. Uruz babasının geldiğini öğrenince onunla konuşmak için izin istedi. İzin verilince babasına "Baba buradan git. Kafirleri kendi aralarında konuşurlarken duydum. Seni de esir alıp elini kolunu bağlayacaklar. İkimizi de öldürecekler. İsteklerine ulaşmalarından korkarım. Anamın, kardeşlerimin yanına dön. Söyle ona hakkını helal etsin. Ben kurtulursam geri dönerim." dedi. Kazan Bey buna karşı çıktı. Arı sudan abdest aldı, iki rekat namaz kıldı. Kadir Mevla'dan dilek diledi. Adı güzel Muhammed'e (s.a.v.) salâvat getirdi. Yağız al atına binip haykırdı, gürledi. Tek başına kafire at tepti, kılıç vurdu. Ancak kısa sürede yaralandı ve yere düştü. Meğer Burla Hatun kırk ince belli kızını yanına almış, kocasının izinden gelmiş. Burla Hatun Kazan'ın imdadına yetişti. Diğer Oğuz beyleri yetiştiler. Kara Göne, Deli Dündar, Gaflet Koca oğlu Şir Şemseddin, boz aygırlı Bamsı Beyrek, Kazılık Koca oğlu Bey Yigenek ve saymakla tükenmez diğer Oğuz beyleri yiğitleriyle yetiştiler. Arı sudan abdest aldılar, iki rekat namaz kıldılar. Adı güzel Muhammed'e (s.a.v.) salâvat getirdiler. Kafire at teptiler, kılıç vurdular. Baş kestiler, kan döktüler. Bir kıyamet savaş oldu, meydan dolu baş oldu. Oğuz yiğitleri kafiri yendiler. On beş bin kafirin kimi öldürüldü, kimi esir alındı. Üç yüz Oğuz yiğidi de şehit oldu. Kazan Bey oğlunu kurtardı. Kırk otağ diktirdi. Yedi gün yedi gece yenildi, içildi. Uruz'un başına kırk kul ile kırk cariye âzâd edildi. Kahraman yiğitlere ikramlar verildi. Dedem Korkut geldi, destan söyledi, deyiş dedi. Bu Oğuznameyi düzdü, koştu, böyle söyledi:

                                     Şimdi hani dediğim bey erenler
                                     Dünya benim diyenler
                                     Ecel aldı yer gizledi
                                     Fani dünya kime kaldı
                                     Gelimli gidimli dünya
                                     Ahir ucu ölümlü dünya
Araştıran ve yazan: Hüseyin Araslı 

Yorumlar

Yorum Gönder