Benim Kulumdur


Ay yüzlü, servi boylu, dünyalar güzeli bir kız vardı kasabanın birinde. Onun aşkıyla herkes yolunu yitirmişti. İşi gücü dilberlikti. Bez yıkarken saçlarını çözer, eteğini beline toplar, aşıklarının gönüllerine ateş çalardı. Yaşı kemale ermiş bir adam da aşık oldu ona ve tez vakitte kemalini yitirdi. Tecrübeli aklı deliliğe yaklaştı. Yüzünün aşkıyla beli iki kat olup gönlü bela zinciriyle bir girdapta kaldı. Sonunda dayanamadı, kendini ona vakfetti.

Hayatında her işi onun için, her şeyi onun adına yapmaya başladı. Ücretle iş yapsa kazancını ona sunar, eline altın geçse gider o gümüş bedenliye verirdi. Birgün genç kız kendisine dedi ki:
     - Aşk ateşiyle yanışın her gün biraz daha artmakta. Ama aşkta masraf ziyade gerek, sendeki sermaye yalnızca aşk olursa mutfak boş kalır. Daha fazlasına gücün yetmezse geç bu sevdadan. Davul bile dengi dengine demişler...
     - Ey sevgili! dedi aşık. Bedenimde bir avuç ilikten, bir parça deriden başka bir şey kalmadı yolunda harcayacak. Bari beni sat da elde ettiğinle bir müddet daha hoş ol.
     Genç kız aşığını derhal Mısır'daki esir pazarına götürdü. Pazarda bir müddet beklediler. Aşık ayakta, genç kız oturur vaziyette idi. Adamda en ufak bir üzüntü yoktu. Çünkü sevgilinin gönlünü hoş edecek, ona yarar sağlayacak bir iş yapmak aksine onu sevindiriyordu. Bir ara bir müşteri gelip kıza sordu:
     - Şu ayakta bekleyen ihtiyar senin kulun mu?
     - Evet, benim kulumdur!..
     O sırada ihtiyar düşüp bayıldı. Adam pazarlık ile onu satın aldı ve kendine geldiğinde şehrin dışında bir mezarlığa götürdü. Meğer o adamın babası ölmüş, o da babasının ruhu için bir köle azat etmeyi ahdetmiş, ihtiyarı satın alması bundanmış. Mezarın başında zavallı ihtiyarı azat edip cebini de altınla doldurduktan sonra gönlünü şad etmek için dedi ki:
     - Ey ihtiyar! Dilersen Mısır'da kal. Malın eksilmez, seni gözetirim. Dilersen de var git, çünkü artık hürsün, kendi kendinin sultanısın.
     İhtiyar teşekkür ederek genç kızın ardınca koşup yetişti ve altınları avucuna sayıp gönlünü alana yine gönlünü teslim etti. Dünyayı onun yüzünde apaydın görüyordu. Sonra kıza şöyle dedi:
     - A sevgili! Şu gönül, senin için satılmaktan aldığı lezzeti bugüne dek hiçbir şeyden almadı. Hele "Benim kulumdur!" dediğin andaki saadetim, sanmam ki başka bir kimsede olsun!.. Haydi yine beni pazara götürüp mezada koy!

Yorumlar