Molla Kasım-Yunus Emre hikayesi

Molla Kasım Şam, Isfahan, Konya medreselerinde ilim tahsil etmiş, fıkıh ve hadisle meşgul olmuş, zahirî ilimlerde kendini geliştirmiş bir alimdir. 14. Yüzyılın başlarında Anadolu'da sayıları giderek artan tasavvufî akımlara, sufîlere karşı menfî bir görüş ve duruş sergiler. Ona göre bu tarikatlar şeriata, Kur'an'ın hükümlerine aykırı hareket etmektedirler. Konya'ya yaptığı bir seyahat sırasında yolda kendisine rastlayan yarı çıplak, meczup bir derviş eline bir tomar kağıt tutuşturur. 

Ertesi gün Sakarya Suyu kenarında bir mola verir. Mola verdiği sırada bu kağıtlara bir göz atmak aklına gelir. İlk gözüne çarpan şey, derviş akşam şiddetli yağmur altında kendisine bu kağıt tomarını tutuşturduğu halde kağıtların bir damla bile ıslanmamış olmasıdır. Hayretle kağıtları incelemeye başlar. Hepsi de şiirlerden müteşekkil olan bu tomarın başlığında "Hâzâ Divan-ı Derviş Yunus" yazmaktadır. Bu Derviş Yunus hakkında bilgisi yoktur ancak şiirleri okudukça onları sufî zırvalarına benzetir. Bu derviş de onlardan biridir. Kur'an'la alakası olmayan şeyler zırvalayan, şeriata muhalif davranan tarikat mensuplarından birisi. Bu düşünceler içerisinde şiirleri okur, okudukça öfkesinden kimisini ateşe atar, kimisini suya fırlatır, ancak bir kısmını da biraz beğenip alıkoyar. Nitekim bir müddet sonra o dizelerle karşılaşır;

         Ben dervişim diyene

          Bir ün edesim gelir
          Tanıyuban şimdiden
          Varıp yetesim gelir

          Sırat kıldan incedir

          Kılıçtan keskincedir
          Varıp onun üstüne
          Evler yapasım gelir

          Derviş Yunus bu sözü

          Eğri büğrü söyleme
          Seni sîgaya çeker
          Bir Molla Kasım gelir

     Molla Kasım kağıt tomarını elinden atıp secdeye kapanır. O güne kadar tarikat ehline hor baktığı için, bir de o şiirlerin çoğunu ateşe ve ırmağa attığı için tövbe eder, ağlar. İlk pişmanlığından geriye dönebilecektir ancak ikincisini neyle telafi edecektir? İki bin kadar şiiri yok etmiştir. Gün batımına yakın ağlamaktan yorulmuş, halsiz düşmüştür. O sırada uyku ile uyanıklık arasında bir nida işitir: 

     "Üzülme Molla!.. Onun şiirlerinin bini yerde mahlûk içindir. Allah binini suda balıklar, binini de gökte melekler okusun istedi!"
     Araştıran ve yazan: Hüseyin Araslı

Yorumlar

Yorum Gönder