Keşmir Pâdişahının Cariyesine Olan Aşkı

Keşmir ülkesinin padişahı adaletli biriydi. Devletini çok iyi idare eder, bunun yanı sıra eğlencesine de vakit ayırırdı. Padişah, cariyelerinden birine sırılsıklam aşıktı. Bu güzel cariyenin olmadığı eğlencelerden hiç zevk almazdı. Ancak kızın gönlü başkasındaydı. Sarayda vazifeli bir delikanlıya aşık olan kız, padişahın cariyesi ve hizmetkarı olmakla birlikte, kalbinde delikanlının aşkını taşıyordu. Bu aşıklar fırsat buldukça birbirleriyle bakışırlar, görüşürlerdi.
Bir gün padişahın eğlence meclislerinden birinde delikanlı ile cariye bir fırsat bulup birbirlerine tebessüm ettiler, karşıdan işaretleştiler. Bu durumu padişah fark etti ve çok kızdı ama bir şey belli etmedi. Tabi ki bu hâl kendisine çok dokundu, gururuna yediremedi. Kıskançlık krizlerinden dolayı gece uyku tutmadı. Bunun üzerine kendisiyle bir çok devlet sırrını paylaştığı vezirini yanına çağırdı. Bu sırrını da bildirmekte bir kötülük görmeyip ona gizli aşkından bahsetti. Onları öldürmek istediğini, kellelerini kestirse, halkına bir açıklama yapması gerektiğini, bu yüzden onları zehirleyerek gizlice öldürmeyi planladığını vezirine anlattı. Vezir de ikinci fikri uygun buldu. Padişah bunun üzerine vezirine bir zehir hazırlamasını emretti.
     Diğer yandan ertesi gün padişahın aşkı olan cariye, padişahtan bulduğu yüz ile vezirin kızının kalbini kırdı. Kız bu duruma çok üzüldü ve akşam olayı babasına anlattı. Vezir de kızını teselli etmek için "Sen merak etme kızım. O densiz cariye zaten yakında ölecek." deyiverdi. Bunun üzerine kız babasına olayın iç yüzünü sordu. Vezir anlatmak istemese de kızı ısrar edince padişahın sırrını ve cariyenin niçin öleceğini kızına anlattı. Böylece kendisine emanet edilen sırrı kızına söylemiş oldu.
     Bu arada yaptığı saygısızlıktan dolayı pişman olan cariye, kızın gönlünü almak ve özür dilemek için haremağasını vezirin kızına gönderdi. Kız haremağasına "Onun o hakaretleri öyle özür dilemekle affedilecek türden değil. Zaten yakında belasını bulacak!" deyince, bu sözlerde bir gizli mana sezinleyen haremağası kızın ağzını aramak için "Efendim, ben de zaten o şımarık cariyeden çok çektim. Hayırdır, onun başına ne belası gelecek, hele deyiverin de ben de sevineyim!" diye kurnazca bir istirhamda bulununca kız da ağzındaki baklayı çıkardı. Ama bunun bir sır olduğunu, kimseye söylememesi gerektiği konusunda da haremağasına sıkı tembihte bulundu. Ancak haremağası cariyenin en güvendiği dostlarından biriydi. Bu haberi duyar duymaz cariyenin yanına koştu ve padişahın kötü planlarını bir bir anlattı. Cariye de sevdiği adamdan yardım istedi. Cariyenin sevgilisi padişahın muhalifi olan bir çok insan tanıyordu. Onlarla işbirliği yapıp padişah aleyhinde bir fitne çıkardı. Büyüdükçe büyüyen bu fitne padişahın önce tahtına, sonra da hayatına mâl oldu. Böylelikle cariye ile sevgilisi kurtuldular.

Kelile ve Dimne, Beydeba.

Yorumlar