Dirse Han Oğlu Boğaç Han Destanı

Oğuz Hükümdarı, hanlar hanı Bayındır Han, yılda bir defa ziyafet verip Oğuz beylerini misafir ederdi. O yıl yine ziyafet tertip etti. Develer, koçlar kestirdi. Misafir Oğuz beyleri için bir yere ak otağ, bir yere kızıl otağ, bir yere kara otağ kurdurdu. Kızı olanların kızıl otağda, oğlu olanların ak otağda ağırlanmasını emretti. Hiç çocuğu olmayanların ise kara otağa kondurulmalarını, altlarına kara keçe döşenmesini, yemek için de kara koyun yahnisinden ikram edilmesini emretti.

Oğuz beyleri davete katılıp bir bir toplanmaya başladılar. İçlerinde Dirse Han derler bir bey var idi. Bu beyin hiç çocuğu yoktu. O da kırk yiğidiyle birlikte Bayındır Han'ın davetine katıldı. Hanlar hanının yiğitleri Dirse Han'ı karşıladılar ve kara otağa buyur ettiler. Oturması için altına kara keçe döşediler. Kara koyun yahnisinden getirip önüne koydular. Dirse Han bu aşağılamanın sebebini yiğitlere sordu. Onlar bunun Bayındır Han'ın emri olduğunu söylediler ve oğlu kızı olmayanların böyle karşılandığını belirttiler. Bu duruma çok üzülen Dirse Han, evine döndüğü zaman başından geçenleri hanımına anlattı. "Allah bize topaç gibi bir oğul vermez, nedendir?" diye hanımına sordu. Hanımı ona İç Oğuz, Dış Oğuz beylerini toplmasını, büyük bir ziyafet vermesini, açları doyurmasını, çıplakları giydirmesini, borçluları kurtarmasını tembih etti. Dirse Han hanımının dediği gibi yaptı. Davetin sonunda hayır dua ettiler. Allah Teala bir ağzı dualının duası vesilesiyle onlara bir oğlan çocuğu verdi.
     Dirse Han oğlanı en iyi dadılara baktırdı, en iyi şekilde büyüttü. At ayağı çabuk, ozan dili çevik olur. Günler, aylar, yıllar geçti. Oğlan on beş yaşına geldi.
     Meğer Bayındır Han'ın çok güçlü bir boğası vardı. Sert taşa boynuz vursa un gibi öğütürdü. Bir yaz günü bu boğayı üç kişi sağından, üç kişi solundan zincirlerle tutarak Bayındır Han'ın ak meydanına getirip koyuverdiler. Meğer o sırada Dirse Han'ın oğlu üç arkadaşıyla meydanda aşık oynuyordu. Boğayı görünce arkadaşları kaçtı, Dirse Han oğlu kaçmadı. Boğa oğlana doğru koştu. Dirse Han oğlu yumruğunu sıktı. Hayvan üstüne gelince boğanın alnına yumruğunu dayadı. Boğa yüklendi, oğlan yumruğunu dayadı, epey çekiştiler. Boğanın iyice yüklendiği bir sırada Dirse Han oğlu yumruğunu çekti. Boğa tepe taklak oldu, yere yıkıldı. Oğlan bıçağını alıp hayvanın başını kesti.
     Oğuz beyleri gelip oğlanı tebrik ettiler. "Dedem Korkut gelsin, bu oğlana ad koysun, babasından beylik isteyiversin, taht alıversin" dediler. Dede Korkut geldi. Dirse Han'a "Bu oğlan ak meydanda boğa ile cenk etmiş, onu öldürmüştür. Adı Boğaç olsun, adını ben verdim, yaşını Allah versin, sen de bu oğlana beylik ver." dedi. Dirse Han oğluna beylik verdi, taht verdi.
     Oğlan tahta çıktıktan sonra babasının kırk yiğidini unuttu, onlarla görüşmez oldu. Onlar da bu durumdan hoşlanmadılar. Oğlana karşı haset ettiler, "Gidip babasına çekiştirelim, belki onu öldürür, biz de kurtuluruz." dediler. Dirse Han'ın yanına varıp oğlu Boğaç'ın hayırsız olduğunu, yanındaki yiğitleriyle halka zulümler yaptığını söylediler. Bayındır Han'ın da bundan haberinin olduğunu, "Dirse Han'a böyle oğul gerekmez, öldürse daha iyidir." dediğini belirterek bir yalan daha söylediler. Dirse Han'ı, oğlunu öldürmeye razı ettiler.
     Bu kırk yiğit, kurdukları bir planla ertesi sabah Dirse Han'ı oğluyla beraber ava çıkardılar. Oğlanın yanına varıp "Baban 'Oğlum Boğaç geyikleri kovalayıp benim yanıma getirsin, gözümün önünde avlasın, ben de at koşturuşuna, av avlayışına, ok atışına bakayım, oğlumla övüneyim' der" dediler. Oğlan da babasını sevindirmek için bu şekilde yaptı. Bunun üzerine Dirse Han'ın yanına gittiler. Ona da "Bak, oğlun geyikleri senin yanına sürüp avlıyor, geyiğe ok atarken seni vurup öldürecek, sen ondan önce davran." dediler. Dirse Han yayını sert bir şekilde asılıp oğlunu vurdu. Oğlan atından yere düştü. Alca kanı fışkırdı. Karga kuzgun gibi leş yiyiciler kanı görüp ona saldırmak istedilerse de köpekleri kovaladı. Boz atlı Hızır yetişti de yarasını eliyle sıvazladı. Dağ çiçeği ile anasının sütünün bu yaraya merhem olacağını haber verdi. Hüseyin Araslı
     Dirse Han eve döndüğünde hanımı oğlunu göremedi. Kocasına oğlunun niye gelmediğini sordu. Dirse Han cevap veremedi. O kırk namert hemen araya girip oğlanın avda olduğunu, bir kaç güne geleceğini söylediler. Dirse Han'ın hanımı onlara inanmadı. Kırk kızını yanına alıp oğlunu aramaya çıktı. Kazılı Dağı'na çıkıp baktı ki oğlu kanlar içinde yerde yatıyor. Feryad figan ile oğluna sarıldı, onu kimlerin vurduğunu sordu. Oğlan anasının sesini duyup gözünü açtı ve kendisini bu hale babasının koyduğunu söyledi. Daha sonra boz atlı Hızır'ın dediği gibi dağ çiçeği ile anasının sütünü yarasına sürdüler. Boğaç kırk günde iyileşti. Tekrar eski gücüne, sağlığına kavuştu.
     Dirse Han oğlunu öldü biliyordu. Ancak o kırk namert oğlanın iyileştiğini duydular. Oynadıkları oyunun açığa çıkacağı endişesiyle Dirse Han'ı esir ettiler, ellerini bağladılar, boynuna kıl sicim taktılar ve kafir ellerine doğru götürmeye başladılar. Dirse Han'ın hatunu bunu duyunca oğlu Boğaç'a babasının durumunu haber verdi. "Git oğul babanı kurtar. O sana kıydı ise sen babana kıyma" dedi.
     Boğaç kırk yiğidini yanına alıp babasının ardından koşturdu. O namertlerin mola verdikleri bir sırada onlara yetişti. Onlarla cenk edip kimini öldürdü, kimini esir etti. Babasını kurtardı. Oğlunun sağ olduğunu gören Dirse Han, bütün bu olanların sebebinin kırk namert adamı olduğunu anladı.
     Sonra Bayındır Han'ın yanına vardılar. Hanlar hanı, Boğaç'a beylik verdi, taht verdi. Dede Korkut geldi destan söyledi, deyiş dedi. Bu Oğuznameyi düzdü, koştu, böyle dedi:

                           Onlar da bu dünyaya geldi geçti
                           Kervan gibi kondu göçtü
                           Onları da ecel aldı yer gizledi
                           Fani dünya yine kaldı
                           Gelimli gidimli dünya
                           Son ucu ölümlü dünya
Araştıran ve yazan: Hüseyin Araslı 

Yorumlar