Salur Kazan'ın Evinin Yağmalandığı Destanı

Bayındır Han'ın güveyisi, Uruz'un babası, yağız al atın sahibi Salur Kazan bir gün beyleriyle sohbet meclisindeyken onlara şöyle dedi: "Dinleyin beylerim, yata yata yanımız ağrıdı, dura dura belimiz kurudu. Varalım av avlayalım, kuş kuşlayalım, geyik yıkalım. Sonra otağımıza dönelim, yiyelim içelim, hoş geçelim." Beyleri bu durumu uygun buldular. Ancak Aruz Koca pis dinli Gürcistan yakınında oturduğunu, yurdunu, ak otağını kime emanet edeceğini sordu.

Salur Kazan oğlu Uruz'u üç yüz yiğit ile otağda bırakacağını söyledi. Bunun üzerine Salur Kazan Oğuz Beyleriyle birlikte Ala dağa ava çıktı.
     Bu durumu gören casuslar hemen gidip azgın kafir Şökli Melik'e haber verdiler. Şökli Melik adamlarıyla birlikte gece yarısı Kazan Bey'in yurduna hücum etti. Salur Kazan'ın altın otağını yıktılar, oğlu Uruz'u, karısı Burla Hatun'u esir ettiler, ihtiyar anasını kara devenin boynuna astılar, malını mülkünü talan ettiler. Şökli Melik'in adamlarından biri, Kazan Bey'in Kapulu Derbendi'nde on bin koyunu olduğunu, onları da alıp Kazan'a büyük bir darbe daha vurmalarını söyledi. Şökli Melik oraya altı yüz kafir gönderdi.
     Bu sırada Salur Kazan'ın çobanı Karacık Çoban gece kaygılı bir rüya görmüş, bunun üzerine yatağından fırlayıp kardeşleri Kıyan Gücü ile Demir Gücü'nü de yanına alıp ağılın kapısında beklemeye başlamıştı. Bu sırada yanına taşlar yığıp alaca kollu sopasını eline almıştı. Onlar hazır bir şekilde beklerken altı yüz kafir hücum etti. Karacık Çoban sopasının ayasına taş koydu attı. Sapanına taş koydu attı. Yüz kadar kafiri öldürdü. Öyle bir cenk etti ki artık kafirlerin gözü korkup gerisin geri kaçtılar. Karacık Çoban'ın iki kardeşi şehit oldu.
     Bütün bu işler olurken meğer o gece Salur Kazan da kaygılı bir rüya gördü. Kara Göne'ye rüyasını anlatıp yorumlattı. Kara Göne'nin yorumuyla iyice kaygıları artan Salur Kazan otağının, ailesinin, askerinin durumundan endişe etti. Beylere ava devam etmelerini söyleyip kendisi yurduna vardı. Gelip gördü ki yurdu harap edilmiş, uçanlardan kuzgun kalmış, tazı dolaşmış yurtta kalmış. Bu halleri görünce Kazan Bey'in gözleri kan yaş doldu, kan damarları kaynadı. Yağız al atını ökçeledi, kafirin peşine düştü. Yolda giderken Karacık Çoban'ın kara köpeği karşısına geldi. Kazan Bey köpeği takip ederek Karacık Çoban'ın yanına geldi. Karacık Çoban olan biten her şeyi Salur Kazan'a anlattı. Bunun üzerine Salur Kazan intikam için Şökli Melik'e gitmeye davrandı. Çoban da gelmek, ona yardım etmek istedi. Hem de kardeşlerinin intikamını almış olacaktı. Ancak Kazan Bey çobanın yardımıyla bu işi yaparsa Oğuz beylerinin diline düşmekten korktu. Çobanı bir ağaca sıkıca bağladı ve tek başına gideceğini, kurtlar kuşlar gelmeden bir an önce kendini bu ağaçtan kurtarmasını söyledi. Çobana gayret geldi. Zorladı, koca ağacı yeriyle yurduyla kopardı, arkasına alıp Kazan Bey'in ardına düştü. Salur Kazan geri dönüp bakınca çobanın ağacı yüklenmiş peşinden geldiğini gördü. Bunun üzerine çobanın itaati hoşuna gitti. Ellerini çözdü ve alnından öptü. Eğer kafiri yener, evini, ailesini kurtarırsa kendisini tavlacı başı yapacağını söyledi. İkisi birlikte yola çıktılar.
     Bu sırada Şökli Melik adamlarıyla eğlencede, yiyip içmedeydi. Kutlamalar sürerken aklına Salur Kazan'ın hanımı Burla Hatun'a kadeh sundurmak geldi. Adamlarına bunu anlattı ve Burla Hatun'u getirmesi için birini gönderdi. Burla Hatun bunu işitince yanındaki kırk ince belli kızına tembihledi ki Burla Hatun kim diye sorarlarsa herkes "benim!" diyecekti. Şökli Melik'in adamı gelip de "Burla Hatun kim?" diye sorunca kırk yerden ses geldi. Durumu öğrenen Şökli Melik "Bre! Varın Kazan'ın oğlu Uruz'u getirin. Onu çengele asın, etinden koparın, pişirip bu kızlara yedirin. Kim ki etten yedi o değildir. Kim ki yemedi işte o Burla Hatun'dur." dedi. Burla Hatun oğlu Uruz'un yanına geldi ve olanları anlattı. Sonra da "Oğul senin etinden mi yiyeyim, yoksa Şökli kafirinin döşeğine mi gireyim?" diye sordu. Uruz "Ağzın kurusun ana, bu nasıl sözdür? Bırak beni assınlar, etimden koparsınlar. Herkes bir yerken sen iki ye, seni tanıyamasınlar. Sakın babamın namusunu lekelemeyesin!" dedi. Oğlu böyle söyleyince Burla Hatun ağladı, sızladı, kara saçını yoldu. Sonra kırk kızın arasına girdi. Hüseyin Araslı
     Kafirler Uruz'u kesmek için çengelin yanına getirdiler. Tam bu sırada Salur Kazan ile Karaca Çoban dört nala yetiştiler. Karaca Çoban'ın dana derisinden ayası, keçi tüyünden kolları olan bir sapanı var idi. Attığında on iki batman (86 kilo) taş atar, tozu dumana katardı. Çoban sapanını çatlattı, kafirin dünyasını şaşırttı. Ancak Salur Kazan "Dur Çoban, önce anamı kafirden isteyeyim. Atların ayakları altında kalmasın." dedi. Sonra Şökli Melik'ten anasını vermesini istedi. Şökli Melik vermedi. Sonra diğer Oğuz Beyleri yetişti. Abdest alıp iki rekat namaz kıldılar. Ardından kıyamet gibi bir savaş oldu. Dış Oğuz beyleri ile Deli Dündar sağdan, İç Oğuz beyleri ile Kazan Bey ortadan saldırdı. Şökli Melik'i ve adamlarını duman ettiler. On iki bin kafiri kılıçtan geçirdiler.
     Salur Kazan ailesini, hazinesini kurtardı. Otağını yeniden dikti. Karacık Çoban'ı da tavlacı başı yaptı. Yedi gün yedi gece eğlence oldu. Oğlu Uruz'un başına kırk köle ile kırk cariyeyi âzâd eyledi. Kahraman yiğitlerine ikramlarda bulundu. Dede Korkut geldi destan söyledi, deyiş dedi. Bu Oğuznameyi düzdü, koştu, böyle dedi:

                               Hani dediğim bey erenler
                               Dünya benim diyenler
                               Fani dünya kime kaldı
                               Gelimli gidimli dünya
                               Ahir son ucu ölümlü dünya
Araştıran ve yazan: Hüseyin Araslı 

Yorumlar