Kanglı Koca Oğlu Kan Turalı destanı

Oğuz zamanında Kanglı Koca derler bir er vardı. Kanglı Koca'nın Kan Turalı adında yiğit bir oğlu vardı. Kanglı Koca oğlunu artık evlendirmek isterdi. Ancak oğul Kan Turalı öyle bir kız isterdi ki kendisi yerinden kalkmadan kız kalksın, kara koç atına binmeden kız binsin, kanlı kafir eline varmadan kız varsın, baş getirsin. Kan Turalı bu isteklerini babasına bildirince babası "Oğul kız görmek senden, mal rızk vermek benden diyerek"

istediği gibi bir kız bulması için oğlunu gönderdi. Ancak Kan Turalı aradığı kızı bulamadan geri döndü. Bunun üzerine Kanglı Koca aksakallı ihtiyarları yanına alıp oğluna kız aramaya çıktı. İç Oğuz'u, Dış Oğuz'u dolanıp Tırabuzan'a kadar vardı.
   Meğer Tırabuzan Tekürünün (tekfur) çok güzel, dilber bir kızı vardı. Bu kız aynı zamanda yiğit ve hünerliydi. Ancak kızın yanında üç canavar vardı. Kim o üç canavarı bastırırsa Tekür kızını onunla evlendirecekti. Ancak şimdiye kadar bunu başaran olmamış, bu mücadeleye girişip kaybeden otuz iki kafir beyinin başları kale burcuna asılmıştı. Bu üç canavar; kükremiş aslan, kara boğa ve kara erkek deve idi.
     Kanglı Koca kesik başları ve canavarları gördü, başındaki bit ayağına toplandı (korkudan dona kaldı). Yurduna döndüğünde olan biteni oğlu Kan Turalı'ya anlattı. Kan Turalı Tırabuzan'a gidip canavarlar ile vuruşmak için babasından izin istedi. Babası oğluna yalvardı. Bu işin çok zor ve tehlikeli olduğunu söyleyip " Ak sakallı babanı, ihtiyarcık olmuş ananı ağlatma" dedi. Ancak Kan Turalı ısrar edince "Yolun, uğurun açık olsun" dedi.
     Kan Turalı babasının anasının elinden öptü. Kırk yiğidini yanına aldı. Gece gündüz at koşturdu. Kafirin hudut boyuna varıp çadır dikti. Kan Turalı'nın geldiği haberi Teküre ulaştı. Tekürün adamları varıp Kan Turalı'yı ve yiğitlerini Tekürün huzuruna getirdiler. Tekür meydanda bir taht üzerine kurulmuştu. Meydandaki bir köşkte de Tekürün kızı vardı ve yukarıdan olanları seyrediyordu.
     Oğuz'da dört yiğit yüz örtüsü ile gezerdi. Bunlar; Kan Turalı, Kara Çöğür, Kırk Kınak ve Bamsı Beyrek idi. Tekürün emriyle Kan Turalı'nın yüz örtüsünü açtılar. Kan Turalı güzel yüzlü bir yiğit idi. Örtüsü açılınca köşkten olan biteni izlemekte olan Tekür kızı Selcen Hatun'un eli ayağı gevşedi, avsıl olmuş dana gibi ağzının suyu aktı, oğlana gönlünü kaptırdı.
     Bu sırada demir zincirle boğayı getirdiler. Kafirler boğanın Kan Turalı'yı öldüreceğine kesin gözüyle bakıyorlardı. Kan Turalı yiğitlerinden moral istedi. "Kolca kopuzumu getirin, beni övün" dedi. Kırk yiğit Kan Turalı'yı övdüler, güzel sözler dediler. Sonra boğayı koyverdiler ve boğa mızrak gibi Kan Turalı'nın üzerine hücum etti. Kan Turalı adı güzel Muhammed'e salâvat getirdi, boğanın alnına kuvvetli bir yumruk vurdu. Çetin bir mücadeleden sonra boğayı yendi, başını kesti, etini meydanda bırakıp derisini Tekürün önüne getirdi. Tekür "Bre, kızı verin bu yiğide" dedi. Ama Tekürün oğlu ve kardeşi Kan Turalı'nın aslanla da dövüşmesini istedi.
     Aslanı meydana getirdiler. Aslan kükreyince kırk yiğit endişelendi. Kan Turalı yiğitlerinden moral istedi. "Kolca kopuzumu getirin, beni övün" dedi. Kırk yiğit Kan Turalı'yı övdüler, güzel sözler dediler. Sonra aslan meydana bırakıldı. Kan Turalı adı güzel Muhammed'e salâvat getirdi. Bir çoban keçesini eline doladı ve aslana öyle bir yumruk vurdu ki dengesini sarstı. Sonra kaldırıp yere vurdu. Tekür "Kızı getirin verin, bu yiğidi gözüm gördü, gönlüm sevdi" dedi. Tekürün oğlu ve kardeşi "Canavarların başı devedir, onunla da dövüşsün" dediler. Hüseyin Araslı
     Kan Turalı önceden iki canavarla savaştığı için biraz yorgunluktan olacak deveyle savaşırken kaydı düştü. Yiğitleri endişelendi. Kan Turalı yiğitlerinden moral istedi. "Kolca kopuzumu getirin, beni övün" dedi. Kırk yiğit Kan Turalı'yı övdüler, güzel sözler dediler. Kan Turalı adı güzel Muhammed'e salâvat getirdi. Deveyi tekmelemeye başladı. Deve yere yıkıldı.
     Tekür bu defa kızı verdi. Kırk yerde otağ diktirdi, gelin odası kurdurdu. Kan Turalı ile kızı getirip gelin odasına koydular. Kan Turalı "Bey babamın, kadın anamın yüzünü görmeden bu gelin odasına girmem" dedi. Kırk yiğidini ve Selcen Hatun'u alıp yola koyuldu. Oğuz'un hudut boyuna vardı, çadır dikti. Babasına haber götürmeleri için kırk yiğidini gönderdi.
     Kan Turalı'nın konduğu yer çok güzel, suyu bol, yeşillik bir yerdi. Selcen Hatun burayı sevdi. Burada konakladılar, yediler, içtiler. Sonra Kan Turalı'nun uykusu geldi, uyudu. Bu sırada Selcen Hatun "Benim aşıklarım çoktur, takip ederler, ansızın gelip baskın yaparlar" diye endişelendi. Zırhını giydi, silahını kuşandı, atını hazırladı ve yüksekçe bir yere çıkıp beklemeye başladı. Meğer Tekür pişman olmuş, peşlerinden altı yüz kafir göndermiş. Selcen Hatun KanTuralı'yı uyandırdı. Düşmanın geldiğini haber verdi. Kan Turalı hazırlandı. Arı sudan abdest aldı. Adı güzel Muhammed'e salâvat getirdi. Kanlı kara kafire at sürdü. Selcen Hatun da atını oynattı, kafire sürdü. Bir müddet mücadeleden sonra Selcen Hatun hasım bastırıldı sanıp kanlı kılıcını kınına koyarak otağa döndü.
     Bı sırada Kan Turalı'nın anası babası gelmişti. Kılıcı kanlı birinin otağa doğru geldiğini görünce oğullarını öldürdüğünü sandılar. Selcen Hatun gelenlerin kayınbabası ile kayınanası olduğunu anladı. Kan Turalı'nın kafirlerle savaşmakta olduğunu söyledi. Yüksek bir yere çıkıp baktılar ki bir derenin içinde kafir Kan Turalı'yı yaralamış. Kan Turalı bir yandan kanını siliyor, bir yandan savaşıyor. Selcen Hatun bunu görünce kafire at sürdü. Bir ucundan girip öbür ucundan çıktı, kafiri kırdı.
     Kan Turalı Selcen Hatun'u tanıyamadı. Gelen yiğidin destursuzca düşmanını kırdığı, kendisine yardım ettiği için kızdı. "Kara başını terkiye asarım yiğit. Belanı bulma, dön." dedi. Selcen Hatun kendini tanıtınca ikisi birden saldırdı, düşmanı kırdı.
     Selcen Hatun yaralı Kan Turalı'yı atının arkasına alıp götürmeye başladı. Kan Turalı'nın aklına bir fikir geldi. "Sen Oğuz'a beni böyle götüreceksin, olan biteni anlatıp övüneceksin, ' Düşman Kan Turalı'yı perişan etti. Ben de yardım ettim. Sonra onu atımın arkasına atıp getirdim' diyeceksin. Bu iş benim hoşuma gitmedi. Gözüm döndü, gönlüm gitti. Seni öldürürüm." dedi. Selcen Hatun buna çok üzüldü. Daha gerdeğe bile girmemişlerdi. "Bana kıyma" dedi. Kan Turalı ısrar edince dövüşmeye karar verdiler. Kız Kan Turalı'ya öyle bir ok fırlattı ki Kan Turalı'nın başında olan bit ayağına indi. Kan Turalı davasından vazgeçti. "Ben sana kıyamam, seni sadece deniyordum" dedi. Kız da" Her attığımı vuran biriyim. Ama ben de temrensiz ok atarak seni denedim. Ben de sana kıyamam" dedi. Sonra birbirlerine sarıldılar, koklaştılar. Boz atlara binip koşuştular. Bey babasının yanına eriştiler.
     Babası oğlunu görünce Allah'a şükretti. Hep beraber Oğuz'a girdiler. Yeşil çimenlere çadır dikildi, düğün dernek kuruldu, develer, koçlar kesildi, Oğuz Beyleri ağırlandı. Kan Turalı ve Selcen Hatun muradlarına erdiler. Dedem Korkut geldi destan söyledi, deyiş dedi. Gazi erenlerin başına ne geldiğini söyledi:

                           Şimdi hani dediğim bey erenler
                           Dünya benim diyenler
                           Ecel aldı yer gizledi
                           Fani dünya kime kaldı
                           Gelimli gidimli dünya
                           Son ucu ölümlü dünya
Araştıran ve yazan: Hüseyin Araslı 

Yorumlar

Yorum Gönder