Kazılık Koca Oğlu Yigenek Destanı

Bayındır Han kara yerin üzerine ak otağını dikmiş, ipek halıları döşetmiş, İç Oğuz, Dış Oğuz beylerini sohbete toplamıştı. Yeme içme var idi. Bayındır Han'ın veziri Kazılık Koca şarabın keskininden içip içki başına vurunca Hanlar Hanı'nın önünde dizinin üzerine çöktü, akın diledi. Bayındır Han izin verdi. Nereye istersen git, dedi. Kazılık Koca erlerini, teçhizatını yanına aldı, yola çıktı. Çok dağlar, tepeler geçti.

Nihayet Karadeniz kıyısındaki Düzmürd Kalesi'ne erişti, oraya kondu.
     Bu kalenin bir Tekürü var idi. Adına Arşın oğlu Direk Tekür derlerdi. O kafirin altmış arşın boyu var idi. Altmış batman gürz vurur, çok kuvvetli yay çekerdi. Kazılık Koca kaleye yetişip cenge başlayınca Tekür kaleden çıktı, meydana girdi, er diledi. Kazılık Koca onu görür görmez hücum etti. Kafirin ensesine bir kılıç vurdu, zerre kadar kestiremedi. Kafir ise Kazılık Koca'ya tepeden aşağı bir gürz çaldı, düdük gibi kan fışkırdı. Kazılık Koca'yı yakalayıp kaleye koydular. Yiğitleri ise kaçtılar. Kazılık Koca on altı yıl esir oldu. Bu arada Emen derler bir kişi altı kere vardı, kaleyi alamadı.
     Meğer Kazılık Koca esir olduğunda bir yaşında bir oğlu var idi. Oğlan büyüdü, on beş yaşına girdi, bir yiğit oldu. Bu oğlan babasını öldü bilirdi. Herkes babasının esir olduğunu saklıyordu. Bu yiğide Yigenek derlerdi.
     Yigenek bir gün beyler ile oturup sohbet ederken Kara Göne Oğlu Budak ile tartıştı. Budak ona "Boş laf etme, git, on altı yıldır esir olan babanı kurtar" dedi. Yigenek bu haberi işitince yüreği oynadı, bağrı sarsıldı. Bayındır Han'ın huzuruna varıp "Devletli Han'ım, bana asker ver, beni babamın esir olduğu kaleye gönder" dedi. Bayındır Han dört kahraman sancak beyini Yigeneğe arkadaş verdi. Toplanıp hazırlık yaptılar.
     Meğer o gece Yigenek bir rüya gördü. Rüyasında Karadeniz'e varmıştı. Orada bir yiğit gördü. Bu yiğit dayısı Emen idi. Dayısı ona nereye gittiğini sordu. O da "Düzmürd Kalesi'ne babamı kurtarmaya gidiyorum" dedi. Dayısı Emen "Ben yedi defa vardım, kaleyi alamadım. Benden daha er çıkmayasın Yigeneğim, dön" dedi. Yigenek dayısına "Akçeli süvarilerle gittin, o yüzden alamadın" dedi.
     Yigenek rüyayı arkadaşlarına anlattı. Meğer dayısı Emen de orada idi. Sonra cümle beylerle arkadaş olup gittiler. Düzmürd Kalesi'ne yetişip etrafını çevirdiler. Hüseyin Araslı
     Arşın oğlu Direk Tekür bunları görünce kaleden dışarı meydana çıktı, er diledi. Yirmi dört sancak beyi sırayla Tekür'ün karşısına çıktı. Ancak hepsi de Tekür'ün elinde perişan oldu. Sonra Kazılık Koca oğlu Yigenek yaradan Allah'a sığındı, ölümsüz mâbudu övdü, medet diledi. Sonra kafirin üzerine at sürdü. Omuzuna bir kılıç vurdu, giyimini, kuşamını doğradı. Altı parmak derinliğinde yara açtı. Kafirin kara kanı fışkırdı, kara başı bunaldı. Hemen kaleye kaçtı. Yigenek ardından yetişti. Kale kapısına girmişken kara çelik öz kılıcı ile ensesine öyle bir çaldı ki başı top gibi yere düştü.
     Esir olan Kazılık Koca'yı bıraktılar, çıkıp geldi. Kafiri kimin öldürdüğünü sordu. Yigenek babasına kendini tanıttı, kafiri kendisinin öldürdüğünü söyledi. Babası ile Yigenek sarılıp koklaştılar. İki hasret buluştular. Issız yerin kurdu gibi uluştular. Tanrı'ya şükürler kıldılar.
     Kalenin kilisesini yıkıp yerine mescit yaptılar. Aziz Tanrı adına hutbe okuttular. Döndüler, evlerine geldiler. Dedem Korkut geldi, destan söyledi, deyiş dedi. "Bu Oğuznâme Yigeneğin olsun" dedi.   Araştıran ve yazan: Hüseyin Araslı

Yorumlar