Hz. Ömer'in Müslüman Oluşu

Peygamberliğin altıncı yılıydı. Peygamber Efendimiz bir perşembe gecesi "Ya Rabbi! Şu iki kişiden hangisi sana sevgili ise İslam dinini onunla aziz eyle. Ömer bin Hattab veya Amr bin Hişam." diyerek dua etti. Ertesi gün Kureyş'in büyükleri Harem'de toplandılar. "Muhammed atalarımızın dinine dil uzatıyor. Putlarımızı kötülüyor. Ya Ömer bu durum senin hiç gayretine dokunmuyor mu?
Bu denli güçlü, kuvvetli ve heybetli iken putlarımıza yardım etmeyi ve dolayısıyla Muhammed'i öldürmeyi düşünmüyor musun?" diyerek Hz. Ömer'i tahrik ettiler. Hz. Ömer'in cahiliye damarı kalktı. Kılıcını kuşandı ve Resulullah'ı (s.a.v.) öldürmek üzere yola çıktı. Yolda Benî Zühre'den Hz. Nuaym'a rastladı. Hz. Nuaym "Ya Ömer, nereye gidiyorsun?" diye sorunca "Putlarımıza dil uzatan Muhammed'i öldürmeye gidiyorum." dedi. Hz. Nuaym "Ya Ömer, başa çıkamayacağın bir sevdaya düşmüşsün. Bu işi başarırsan Haşim oğulları ve Zühre oğulları seni öldürürler. Yürü, işine git!" deyince Hz. Ömer "Ya Nuaym! Yoksa sen de mi Muhammed'in dinine girdin. O zaman önce seni öldüreyim!" dedi. Bunun üzerine Hz. Nuaym "Muhammed'in dinine sadece ben mi girdim sanırsın. Kız kardeşin ve enişten de O'nun dinine girdiler." dedi. Hz. Ömer bu haberi işitince öfkesi ikiye katlandı ve doğruca kız kardeşinin evine yöneldi.
     Kız kardeşinin ve eniştesinin kapılarına geldiğinde içeriden kulağına bir ses geldi. O sırada içeridekiler yeni nazil olan Tâhâ suresini okuyorlardı. Hiç insan kelamına benzetemediği bu sesi duyunca kapıyı sert bir şekilde çaldı. Eniştesi ve kız kardeşi kapının vurulduğunu duyunca korkularından sustular. Kendilerine Kur'an öğreten Hz. Habbâb'ı gizlediler ve yanlarındaki ayetleri sakladılar. Kapıyı açtıklarında Hz. Ömer'i tüm heybetiyle ve kılıcını kuşanmış bir şekilde karşılarında gördüler. Kız kardeşi onu içeri davet etti. Hz. Ömer onlara "Okuduğunuz ne idi?" diye sorunca onlar korkularından okuduklarını inkar ettiler. Hz. Ömer kızarak "İşittiğim doğruymuş. Siz de onun sihirne aldanmışsınız." dedi. Eniştesi Said'i yakasından tutup yere attı. Kız kardeşi Fatıma eşini kurtarmak isterken ona da bir tokat attı. Fatıma'nın burnundan kan boşandı. Hz. Ömer bu durumu görünce kardeşine acıdı. Kardeşi "Ey Ömer! Niçin Allah'tan utanmazsın? Ayetlerini ve mucizelerini gönderdiği Peygambere inanmazsın? İşte ben ve kocam. Müslüman olmakla şereflendik. Başımızı kessen de bundan dönmeyiz!" diyerek kelime-i şehadeti söyledi. Hz. Ömer yere oturdu ve yumuşak bir sesle "Hele şu okuduklarınızı getirin." dedi. Fatıma Tâhâ suresinin ayetleri yazılı olan parçaları ona verdi. Güzel okuma bilen Hz. Ömer ayetleri okumaya başladı. Okudukça ayetlerin fesâhati, belâgati ve mânânın üstünlüğü karşısında düşüncelere daldı. En sonunda okuduğu bir ayeti tasdik etti. O sırada Habbâb hazretleri de gizlendiği yerden çıktı ve "Ey Ömer! Sana müjdeler olsun ki Peygamberimizin senin hakkında ettiği dua kabul oldu. Allah'a hamd olsun!" dedi ve Hz. Ömer'i Resulullah'ın yanına götürdü. Hz. Ömer, Peygamberimizin huzuruna varınca O'nun (s.a.v.) mübarek nur yüzünü müşahade ile müşerref oldu. Peygamberimiz ona "Ey Ömer, daha küfürden vazgeçmek yok mu?" diye sorunca Hz. Ömer "Yâ Resûlallah! hak peygamber olduğuna hiç şek ve şüphem kalmadı. Bana imanı arz eyle." dedi. Daha sonra kelime-i şehadet getirip Müslüman oldu. Hz. Ömer'in İslam'a girmesiyle Müslümanların sayısı kırk kişi oldu.
Araştıran ve yazan: Hüseyin Araslı

Yorumlar